Hayattaki en büyük mucize küçükken iyi bir öğretmene rastlamaktır, çünkü sizin potansiyeliniz ne olursa olsun önünüzde bir ışık olmadığında, yolunuzu bulmanız güçleşir, yolunuzu bulsanız bile yeterli ışık olmadığında,karanlıkta önünüze çıkan küçücük şeyleri korkunç canavarlara benzetebilirsiniz.
Anne babalar olarak kimi zaman bu durumdan bayağı hoşnut olarak, kimi zaman da kıskanarak ama çokça kullandığımız bir cümle var “ben kırk kere söyleyeyim yapmaz, ama öğretmeni bir defa söylesin hemen yapar”.
Nedir bu öğretmenleri böylesine sihirli yapan? Peki yıllar geçse bile içimizi ısıtan gülüşlerini, kendimizi dünyanın en değerli insanı gibi hissetmemizi sağlayan sözlerini anılarımızın en unutulmaz bölümünde saklamamızın sebebi ne?
Sayısalcı bir öğrenci edebiyatı hele hele tarihi çok çok sevebilir mi mesela, sevdiği gibi bir de başarılı olabilir mi bu derslerde?
Etrafında kimseler kitap okumazken, bir kitap kurdu olup çıkabilir mi örneğin?
Bir insanın karakterinin şekillenip yoğrulmasındaki en etkili insanlardan birisi öğretmendir.
Öğretmen sadece sayıları, nasıl yazı yazılacağını, suyun kaç derecede kaynadığını,İstanbul’un kaç yılında fethedildiğini öğretmez sadece.
Onun duruşu, biraz da bizim hayata karşı duruşumuz olur bir zaman sonra.
Etkili öğretmenlik nasıl olur konusunda milyon tane araştırma yapılmış (Bilgi için Bknz: Google)
Tüm bu araştırma sonuçlarının ortak özelliği ne biliyor musunuz? Öğretmenlerin mükemmel ders işlemesi falan değil, öğrenciyle duygusal bağ kurması, sevgiyle öğretilenler ciddi anlamda kalıcı oluyor yani.
Öğretmenlik günümüzde ciddi anlamda kara sevda gerektiren bir meslek çünkü maddi olarak sizi tatmin etmesi çok zordur ama zaten bir öğretmenin en büyük motivasyonu maaşı değil, öğrencisinin gözlerinde gördüğü ışıltıdır ve o ışıltıyı gördüğü anda kendi gözlerinde de ışıltı oluşan öğretmen bence en etkili öğretmendir.
“Sınıfın kapısı kapandıktan sonra Cumhurbaşkanı da gelse, o sınıftaki en değerli kişi öğretmendir” (Atatürk) öğrencisinin gözünde.
Bir çocuk öğretmenini sevince kolay kolay başaramayacağı hiç bir ders yoktur, sırf çok ama çok sevdiği bir öğretmeni oku dediği için bolca kitap okuyan ve en nihayetinde kitap kurdu olan öğrenciler vardır, her okuduğu kitapta gülümseyip o sevdiği öğretmenini hatırlayan.
Fedakarlığın, sevginin, sorumluluğun, başarının hayat bulmuş şekli gibidir öğretmen öğrencinin gözünde.
Bir insandaki değerlilik hissini nirvanaya çıkaran yegane insanlar da öğretmenlerdir.
Ferhat’ın ta kendisidir aslında onlar, öğrencilerini Şirin yerine koyup, onların güzel yüreklerine ulaşabilmek adına türlü türlü yollar ararlar, gerekirse dağları bile delebilirler.
Bir öğretmen daha doğrusu bir öğreten diyelim, öğretmek fiilinin kutsallığındandır öğretmenin kutsallığı çünkü.
Atanamasa da, ücretli de olsa, MEB’de çalısamasa da, cem-i nuruyla etrafı aydınlatıp, cümle insana ışık olduktan sonra hayatı boyunca küçük mucizeler yaratmaya her şekilde devam eder.
Ayşenur ÇAMALTI