Ramazan Ayının Kavramlarını Çocuklara Nasıl Açıklayalım?
Çocuklarımız Ramazan ayındaki ilk zorluğu az önce bahsettiğim kelimeleri anlamakta ve anlamlandırmakta yaşarlar. “Ramazan ne demektir?”, “İftar, sahur nedir?” “Oruç neye denir?” soruları çocuklarımızın zihnini kurcalar. Anne-baba olarak ilk görevimiz bu kelime ve kavramları çocuğumuzun anlayabileceği bir şekilde açıklamaktır. Bu kavramları açıklarken kavramları somutlaştırmak gerekir. Çünkü çocuklar soyut kavramları anlamakta güçlük çekerler.
İftarı anlatırken okunan ezanı ve yemek sofrasını göstermek bir çeşit somutlaştırmadır. Her ne kadar biz bu kavramları açıklasak ve somutlaştırsak da çocuklarımız bu kavramları kendi dünyalarında yeniden anlamlandıracaktır. TRT’nin 5 Yaş Sendromu filminde olduğu gibi çocuklarımız Ramazan ve Oruç’u bir amca olarak düşünebilirler. “İftara gidiyoruz” dediğimizde adı iftar olan bir yere gittiğimizi zannedebilirler, “Orucumu açıyorum” dediğimizde elimizde o an için açtığımız bir nesneyi oruç olarak algılayabilirler, “Oruç tutuyorum” dediğimizde ise ne tuttuğumuzu anlamak için ellerimize bakabilirler.
Çocuklarımıza orucu akşam ezanı okunana kadar yemek yememek ve su içmemek olarak tarif edebiliriz. Ezan ile birlikte yediğimiz akşam yemeğini iftar olarak anlatabiliriz. Ramazan ayını, çocuklarımıza oruç tuttuğumuz günler olarak anlatabiliriz. “Bu gün ben oruçluyum ya, işte oruç tuttuğumuz bu günlere Ramazan diyoruz” diyebiliriz. Ancak çocuklarımız ay, gün, oruç gibi soyut kavramları pek bilemeyeceğinden Ramazan’ı muhtemelen anlamakta zorluk çekeceklerdir. Çocuklarımıza bayramı anlatırken akraba ziyaretinden, çocuklara alınan yeni elbiselerden, büyüklerin elini öpmekden, çocuklara dağıtılan şekerlerden bahsedebiliriz.
Tüm bu kavramları anlatırken yapabileceğimiz en güzel davranış ise çocuklarımıza minik bir Ramazan günü yaşatmaktır. Özelikle 4 yaş ve üzeri çocuklarımıza bu ayın kavramlarını anlatmak için onları bir günlüğüne de olsa sahura kaldıralım. Bu esnada sahuru gece yemeği olarak anlatalım. Yarın ezan okunana kadar yemek yemeyip oruç tutacağını söyleyelim. Sabah kalktığına ilk defa karnının acıktığını söylediğinde ona oruç olduğunu hatırlatalım. Çocuğumuzun orucu en fazla öğle ezanına kadar olsun. Eğer çocuğumuz öğle ezanından önce çok acıkırsa, bir kaç defa acıktığını söylediyse ona özel istediği yemeklerden oluşan iftar sofrasını kurduktan sonra bilgisayarımızdan veya telefonumuzdan ezan sesi açıp, iftar yapmasını sağlayalım. Tüm bunları yaparken yemeğe ezanla başlamaya, yemekten önce dua etmeye, sofrada hurma bulundurmaya dikkat edelim.
Yapacağımız bu küçük uygulama hem çocuklarımızın bu ayın kavramlarını anlamasına yardımcı olur hem de onların dünyasına renk katar. Burada önemli olan nokta oruç tutturmak için çocuklarımızı ve onların bünyelerini zorlamamaktır. Acıkan çocuğumuzu illa da akşam ya da öğle ezanına kadar bekletmek doğru değildir.
Ramazan’ı Çocuklarımıza Nasıl Yaşatabiliriz?
Çocuklarımıza Ramazan’ı yaşatmanın bir yönteminden yukarıda bahsettim. Onlara minik bir Ramazan günü yaşatmak onların dünyasını zenginleştirecektir. Hatta hayatlarındaki bu farklı uygulamadan keyif alacak ve yeniden sahura kalkmak ve oruç tutmak isteyeceklerdir. Diğer Ramazan’ı yaşatma yöntemlerini ise şöyle özetleyebiliriz:
• Çocuğumuzun odasını ve evimizin duvarlarını Ramazan ayını çağrıştıran resimlerle süsleyebiliriz. Cami, minare, karagöz-hacıvat, ramazan davulcusu, iftar sofrası, dua resimlerini evimizin birçok yerine asabiliriz. Tabi ki bunu yaparken kesme ve yapıştırma işlemini çocuğumuzla yapmak daha güzel olacaktır. İlgili resimleri Ramazan ayında yayımlanan dergi ve gazetelerden bulabiliriz.
• Ramazan ayı çerçevesinde düzenlenen etkinliklere çocuklarımızla birlikte katılabiliriz. Bu etkinlikte çocuklarımıza Ramazan’ı anlatan bir kitap alabiliriz.
• Çocuğumuzla birlikte Hacivat-Karagöz izleyebiliriz. Bunu yaparken Osmanlı macunu yiyebiliriz.
• Bir teravihe çocuğumuzu da götürebiliriz. Çocuklar uzun teravih namazlarından sıkılabilirler. Bu nedenle sadece namazın dört rekâtlık farzını çocuğumuzla kılıp gerisini evde tamamlayabiliriz. Ya da 4 rekâtlık bir teravih namazından sonra camiden ayrılabiliriz. Yeter ki çocuğumuz teravihin havasını yaşasın, kalabalık cami ortamını görsün.
• Çocuklarımıza Ramazan ile ilgili hikâyeler anlatabiliriz. Bu hikâyeler kendi hayatımızdan olabileceği gibi geçmiş büyüklerimizin hayatından da olabilir. Bu konuda internetten kısa bir araştırma yapmak yeterli olacaktır.
• Bir gün iftarımızı çocuğumuzla birlikte iftar çadırında açmak onların dünyasını zenginleştirecektir.
• Ramazan ayı boyunca Ramazan ilahileri, manileri ve salâvatlarını çocuklarımıza dinletebiliriz. Basit bir maniyi beraberce ezberleyebiliriz.
• Ay boyunca iftar sahur, teravih ve fuarlarda çektiğiniz fotoğraflardan bir Ramazan albümü yapabiliriz.
• Aldığımız renkli kartonlara çocuklarımızla beraber resim çizerek, ya da dergi ve gazetelerden kestiğimiz küçük resimleri bu kartonlara yapıştırarak bayram tebrik kartları hazırlayabiliriz. Bu kartları renkli zarflar içinde bayramda çocuğumuz büyüklerine teslim edebilir ve bundan da büyük keyif alır.
• Çocuğumuzla beraber abdest alıp onu kucağımıza alarak Kur’an’dan bir bölümü sesli olarak okuyabiliriz. Sonrasında beraberce dua edebiliriz.
• Kadir gecesinde yaptığımız helvayı çocuğumuzla birlikte komşulara dağıtabiliriz.
• Çocuğumuz için aldığımız bayramlığın aynısını onunla birlikte alıp yakınımızdaki bir fakire hediye edebiliriz. Ya da çocuğumuzun cebine para koyup bu parayı ihtiyaç sahipleri için para toplanan büyük kumbaraların içine atmasını sağlayabiliriz. Bunu yaparken de Ramazan ayının yardımlaşma ayı olduğunu söyleyebiliriz.
Pedagog Mehmet Teber – Haber 7
www.mehmetteber.com – m.teber@yahoo.com
RAMAZAN AYI HOŞ GELDİN YA ŞEHRİ RAMAZAN PANO HARFLERİ HEPSİ PDF OLARAK İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ. https://www.kirtkirtla.com/wp-content/uploads/2021/04/kirtkirtla-ramazan-harf-kalibi.pdf